OSMANLI YENİ İLM-İ KELÂMINDA MATERYALİZM ELEŞTİRİLERİ

Doç. Dr .Mehmet Bulğen 2024-09-19

OSMANLI YENİ İLM-İ KELÂMINDA MATERYALİZM ELEŞTİRİLERİ

Osmanlı’da Tanzimat Fermanı’nın ilânından (1839) Cumhuriyet’in kuruluşuna (1923) kadar geçen yaklaşık bir asırlık dönem tarihinin en yoğun, en sancılı ve uzun asrı olarak bilinir. Sadece askerî ve siyasî yönlerden değil fikri açıdan da bir hareketlik ve arayışların yaşandığı bu dönemde Osmanlı aydınları İmparatorluğun içinde bulunduğu olumsuz şartlara çözüm bulma kaygısıyla birçok meseleyi tartışmışlardır.1 Bu tartışma konuları içinde materyalizm, sadece Batı düşüncesinin etkisiyle ortaya çıkan düşünce akımlarından biri olması sebebiyle değil, Osmanlı’nın yaşadığı sıkıntılara kurtuluş reçetesi olarak görülmesi nedeniyle de ayrı bir yeri bulunmaktadır. Beşîr Fuâd (1852-1887), Bahâ Tevfik (1884-1914), Abdullah Cevdet (1869- 1932), Celâl Nuri (1882-1936) ve Kılıçzâde Hakkı (1872-1960) gibi Batıcı aydınlar, İslâm dünyasının ancak bilimle özdeşleştirdikleri materyalist dünya görüşünü benimsemesi durumunda muâsır medeniyetler seviyesine ulaşılacağını iddia etmişlerdir.2 Osmanlı’da materyalizmin XIX. Yüzyılın sonlarına doğru giderek yaygınlaşması, kendi dinî, kültürel değerlerini savunma güdüsüyle hareket eden gelenekçi ve muhâfazakâr kesimlerin muhalefetini de beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda materyalizmi eleştirenler gruplardan biri de aralarında İsmail Hakkı İzmirli (1869-1946), Abdüllatîf Harpûtî (1842-1916), Şehbenderzâde Filibeli Ahmed Hilmi (1865- 1914), Ömer Nasûhi Bilmen (1882-1971) ve M. Şemseddin Günaltay (1883- 1961) gibi isimlerin bulunduğu son dönem Osmanlı kelâmcılardır. Ancak Osmanlı kelâmcılarının materyalizm eleştirisi iki açıdan enteresan durum arz etmektedir. Bunlardan ilki kelâm ilmi ile materyalizmi olumlu ya da olumsuz anlamda ilişkilendirmenin hassasiyet ve dikkat gerektiren bir mesele olmasıdır. Zira materyalizm spiritüalizmden ya da idealizmden yola çıkılarak eleştirilecek olursa, karşımıza klasik dönem (mütekaddimûn) kelâmcıları çıkacaktır. Bilindiği üzere klasik dönem kelâmının “ve hattâ materyalist” şeklinde ifade edilen bir karakteri bulunmaktadır.3 Bunun sebebi o dönem kelâmının, klasik materyalizmin de evren tasavvurunu oluşturan, atomculuk eksenli bir kozmolojiye sahip oluşudur.4 Bu bağlamda “ve hattâ materyalizm” materyalist değil, ama materyalizme yakın anlamına gelmektedir. Klasik dönem kelâmının bu karakteri geçtiğimiz yüzyılda materyalistlerce de kullanılmış ve bazen istismarlara neden olmuştur. Örneğin Materyalizmin Tarihi (1865) isimli kitabında Friedrich Albert Lange (1828-1875), klasik Arap teologlarının materyalizme önemli katkılarda bulunduğunu söyler.5 Yine Klasik dönem kelâmın materyalist karakteri soğuk savaş yıllarında Müslüman tebaaya komünizmle uyuşan bir mezhep arayışındaki Sovyet Rusya’nın da dikkati çekmiştir. Bu bağlamda Tayyib Tisini, Tevfik İbrahim Kâmil ve Lübnanlı Hüseyin Müruvve gibi Marksist araştırmacılar taşıdığı ‘materyalistik imalar’6 nedeniyle kelâm atomculuğuna özel bir ilgi duymuşlardır.7 Aynı şekilde Osmanlı’nın son döneminde Celâl Nuri gibi bazı materyalizm savunucuları İslâm dininin özünde materyalizme uygun bir din olduğunu savunurken klasik dönem kelâmcılarına atıfta bulunmuşlardır.8 Son dönem Osmanlı kelâmında materyalizmin eleştirileri konusunu önemli hale getiren ikinci husus ise materyalizmle mücadelenin Osmanlı’da “Yeni İlm-i Kelâm” hareketini doğurmuş olmasıdır.9 Bir başka deyişle Osmanlı Devleti kendi varlığını da tehdit eder hâle gelen materyalizm, pozitivizm gibi modern felsefî akımlarla mücadelenin ancak kelâmın güncel hala getirerek başarılabileceğine inanmaktadır. Bu bağlamda İsmail Hakkı İzmirli, Şer'iyye ve Evkâf Vekâleti'ne bağlı Tedkîkât ve Te'lîfât-ı İslâmiyye Hey'et-i İlmiyyesi tarafından kelâmı güncelleyen bir kitap yazmak üzere resmen görevlendirilmiştir.10 Dolayısıyla onun tam olarak bitirmeye muvaffak olmadığı Yeni İlm-i Kelâm adını taşıyan kitabı yaklaşık 600 yüz yılı aşan süreçte Osmanlı’dan günümüze ulaşan son kelâm eseri olma özelliği taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0