MÂTURÎDÎ’YE GÖRE İŞKÂLİN ÇÖZÜM YOLLARINDAN BİRİ OLARAK CEM‘ VE TEVFİK

Prof. Dr.Alican Dağdeviren 2024-09-21

MÂTURÎDÎ’YE GÖRE İŞKÂLİN ÇÖZÜM YOLLARINDAN BİRİ OLARAK CEM‘ VE TEVFİK

Kur’ân-ı Kerim’de akla, âyetlerin birbirine ve Arap diline aykırı bazı görünümlerin, zihinde yol açtığı karışıklık ve kapalılık durumlarının incelendiği ve bu konudaki iddialara gerekli cevapların verildiği Müşkilu’l-Kur’ân konusu, Kur’ân ilimleri arasında önemli bir yere sahiptir. Nitekim “çelişki içermeme” özelliği kendi kutsiyetine delil olarak ileri sürülen ilahî Kelâm’ın kendisiyle çelişmesi düşünülemez.1 Ulumu’l-Kur’ân’ın önemli bir dalı olan Müşkilu’l-Kur’ân’a yönelik söylem ve açıklamalar Abdullah b. Abbas (ö.68/687-88) ile ortaya çıkmış ve hicrî üçüncü yüzyılın başlarından itibaren de bu alanda literatür oluşmaya başlamıştır.2 İlk dönemlerde işkâl; müşkil gibi görülen âyetlerdeki açıklamalara yer veren tefsir kitapları içerisinde giderilmeye çalışılmıştır. Daha sonra konu ile alakalı lüteratür oluşmaya başlamıştır. Konu hakkında ilk eser yazan kişinin Kutrub (ö.210/825) olduğu anlaşılmaktadır.3 İbn Kuteybe (ö.276/ 889)’nin Te’vilu Müşkili’l-Kur’ân’ı ise üçüncü asrın müşkil anlayışını sergilemesi açısından alanın en kıymetli eserlerinde biri olmuştur. Nitekim bu eser, işkâlin giderilmesine yönelik farklı yaklaşımlarla işkâl çözümünde metot oluşturma açısından öncü olmuştur. 4 Naslardaki işkâlin çözümü meselesi, müfessirler yanında muhaddislerin ve usûlcülerin de ilgilendiği bir konudur. Zira dinin temel kaynakları olarak Kur’ân’ın ve hadislerin çelişki içinde olması düşünülemez. Müfessirler konuyu “müşkilu’l-Kur’ân”, hadisçiler de “müşkilu’l-hadis” başlığıyla ele almışlardır. Gerek ulumu’l-Kur’ân gerek hadis alanındaki bu iki disiplin eş zamanlı olarak gelişmiştir. Usûlcüler ise konuyu dinî ahkâmın kendisinden çıkarılacağı nasların birbiri ile çelişmeyeceği gerçeğinden hareketle “teâruz” başlığı altında ele almışlardır. Her üç disiplinde de işkâlin giderilmesinde öncelik sırası farklı olsa da aynı yöntemler kullanılmıştır. Bu yöntemler, cem’ ve te’lif, tercih, nesh ve tesâkut / tevakkuftur.

Hanefî usûlcüler arasında Şâşî (ö.344/955) ve Serahsî (ö. 483/1090?)’nin teâruz karşısında çözüm olarak neshi önceledikleri izlenimi veren ifadeleri6 yanında; Debûsî (ö.430/1039) Pezdevî (ö. 482/1089) ve Semerkandî (ö.539/1144)’nin âyetleri farklı hal ve zamanlara hamletmeleri ve tahsisi öncelemeleri dikkat çekmektedir. Onlar bu yolla çözüm elde edemezlerse neshe başvururlar. Âyetlerin nüzul zamanları bilinemediği için nesh prensibi de işlemezse yeterli bir sebeple tercihe müracaat ederler. Yeterli bir tercih sebebi de bulamazlarsa o zaman tevakkuf ve tesâkuta yönelirler.7 Tevakkuf, deliller arasında tercih sebebi keşfedilene kadar beklemektir. Tesâkut ise muârız âyetleri delil olmaktan çıkarıp sünnetin açıklayıcılığına başvurmaktır. Tesâkut onlara göre garipsenecek bir şey değildir. Onlar, “zaten aralarında teâruz olan bu iki âyet olmasaydı da yapılacak olan bu idi” şeklindeki görüşlerini savunurlar.8 Sünnetin, Kur’ân’ın açıklayıcısı olduğu düşünülürse; tesâkut, âyetler arasındaki tearuzda çözüm olarak sünnetin açıklayıcılığına yönelmek olarak algılanabilir.9 Mâturîdî (ö.333/944)’nin de Hanefî usulcülerin konuya yaklaşımlarına paralel bir tutum sergilediğini ve neshi öncelemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira Mâturîdi’ye göre nesh, işkâli giderme ihtimallerinden sadece biridir.10 Ayrıca Mâturîdî’nin çözüm metotları arasında belirlemiş olduğu bir öncelik sonralık sıralaması da yoktur. Çünkü o, işkâli, onu ortaya çıkaran nedenler üzerinden çözmektedir. Dolayısıyla mesele, var olan bir işkâli ortadan kaldırmak için farklı yöntemleri sırası ile denemek değil, “işkâlin sadece bir algı yanılması”ndan ibaret olduğunu göstermektir. Müşkil âyetlerle ilgili çözümlemelerinden hareketle Mâturîdî’nin işkâlin çözüm yollarından biri olarak benimsediği “cem‘ olduğu bir öncelik ortaya çıkaran nedeolan bir iĢkâli ortaddeğil, “iĢkâlin sagöstermektir. MüĢMâturîdî‟nin iĢkâli(جوع (ve tevfik (وفيقCEM‛ VE TEVEhl-i sünnetin muhalif ve mütençözümüne yönelikkullanır: “(Birbirinolunur? Ģeklinde btevfik (توفيق“(i takdbaĢlığı altında ele aCem‛ (جوع (lügaiki delilin arasındaettiği manayı açıklfarklı olan Ģeylerincem‛ (جوع(, Ģer‛i dve tevfik olduğu bir öncelik sonralık sıralaması da yoktur. Çünkü o, iĢkâli, onu ortaya çıkaran nedenler üzerinden çözmektedir. Dolayısıyla mesele, var olan bir iĢkâli ortadan kaldırmak için farklı yöntemleri sırası ile denemek değil, “iĢkâlin sadece bir algı yanılması”ndan ibaret olduğunu göstermektir. MüĢkil âyetlerle ilgili çözümlemelerinden hareketle Mâturîdî‟nin iĢkâlin çözüm yollarından biri olarak benimsediği “cem‛ (جوع (ve tevfik (توفيق “(metodunu aĢağıdaki Ģekilde ele ala


Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0