Feraset ve Basiret

Abdullah Yıldız 2023-01-12

Feraset ve Basiret

Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a) nakledildiğine göre Resulullah (s.a), “Müminin ferasetinden sakının (itteqû). Çünkü o, Allah’ın nûruyla bakar.” buyurdu ve ardından, “Elbette bunda feraset sahipleri (mütevessimîn) için ibretler vardır.” (Hicr, 15/75) ayetini okudu.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân 15)

Efendimizin “Allah’ın nûruyla bakma” ile iman arasında bağ kurması, müminin feraset ve basirette önde olması gerektiğini ifade eder. Bilge sahabe Abdullah b. Mes’ûd, insanlar arasında en ferasetli üç kişinin; Hz. Yusuf’u satın aldıktan sonra hanımına, “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” (Yûsuf, 12/21) diyen Mısırlı Aziz ve Hz. Musa hakkında, “Babacığım, onu ücretle tut. Herhâlde ücretle tuttuklarının en hayırlısı, güçlü ve güvenilir olan bu adam olacaktır.” (Kasas, 28/26) diyen Hz. Şuayb’ın (a.s) kızı ile halifeliği Hz. Ömer’e bırakan Hz. Ebû Bekir olduğunu söyler (Hâkim, Müstedrek, IV/1247 (2/346).

Burada alâmetleri, izleri ve işaretleri okuyabilen, onların neye delâlet ettiğini anlayabilen, eşyanın ve varlıkların arkasındaki nihaî manalara vâkıf olabilen kişilerden söz ediliyor. Hicr/75’te ifade edilen “mütevessim” müminler ise, Kur’ân’ı okurken, kâinatı incelerken, insanlara bakarken, her gözün göremediği, her aklın idrak edemediği bazı şeyleri hissederler.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0