Türkiye operasyonlarının faş ettiği ilişkiler

Prof. Dr. Yasin Aktay 2022-06-13

Türkiye operasyonlarının faş ettiği ilişkiler
-

Türkiye 6 yıl önce başlattığı Suriye içine dönük operasyonlarla bölgede aslında, kim ne derse desin, bütün dünya için hayırlı sonuçları olan bir çözümün de önünü açmış oldu. Türkiye bu çözüm yolunu hep işaret ediyor ve talep ediyordu. Ama bu konuda istediği desteği bir türlü alamıyordu. Ta ki, bu çözüm ertelendikçe asıl büyük maliyeti Türkiye’ye ve tabii ki Suriye halkına yönelik olmak üzere dayanılmaz ve ödenemez bir noktaya gelinceye kadar.

Türkiye arka arkaya üç büyük operasyon düzenleyerek Suriye içinde baştan itibaren uluslararası topluma kabul ettirmeye çalıştığı çözüm yolunu kendi eliyle ve tek başına açmış oldu.

Bu arada, Türkiye’nin Suriye içinde çöreklenmiş ve uluslararası destek almakta olan terörizme karşı yaptığı her operasyonun, hatta her itirazın, uluslararası düzenin dayandığı bütün skandal düzeyde kirli ilişkileri de ifşa eden bir işlevi oluyor. Bu terörün PKK-PYD veya DAEŞ olması bu gerçeği değiştirmediği gibi, operasyonların açığa çıkardığı ilişkiler yüzünden kimsenin kirli niyetinden vazgeçtiği yok. Buna mukabil Türkiye’nin adımları birilerinin oyunlarını fena halde bozuyor.

Türkiye’nin başından itibaren Suriye içinde oluşturmayı savunduğu güvenli bölge bir yandan rejimin hareket alanını daraltmış olacaktı, bir yandan Türkiye’ye yönelen göç dalgalarını da Suriye içinde karşılamış olacaktı. Böylece Suriyeliler başka yerlere gitmek zorunda kalmayacak kendi vatanlarını katil Esed’e ve onun hamilerinin işgalci heveslerine terk etmemiş olacaklardı.

Türkiye’nin Suriye içinde güvenli bölge oluşturma talebi aslında aklın gösterdiği en kestirme, en mantıklı, en gerçekçi ve en insani yoldu. İnsani derken, tabi insanlık dışı bir muameleye maruz kalmış bir halkın önündeki mümkün insani çözümden bahsediyoruz. Bu makul, gerçekçi, insani yol önerisi konusunda Türkiye’ye bin dereden su getirerek destek olmayanlar Türkiye kendi başına hareket ettiğinde de akla hayale gelmeyecek eleştirilerde, itirazlarda bulundular.

Oysa Türkiye’nin fiilen uyguladığı bu çözüm sayesinde en az 5 milyon daha Suriyelinin Türkiye’ye ve buradan da Avrupa’ya gitmesinin önüne geçilmiş oldu.

Neresinden bakarsanız Avrupa’nın sadece bu operasyonlar dolayısıyla Türkiye’ye büyük bir teşekkür borcu olmalı.

Bu teşekkür borcunu ödemek yerine Avrupalılar Türkiye’nin operasyonlarını Suriye’nin içişine müdahale olarak görüp göstermeye ve Türkiye’ye karşı neredeyse katil Esed’in yanında cephe almaya yöneliyorlar.

Birçok AB ülkesinin Suriye içinde PKK-PYD’ye verdiği destek ortada ve bunun hiçbir makul açıklamasını yapamıyorlar.

Türkiye’nin operasyonlarıyla Suriye’nin demografik yapısını değiştirdiğinden dem vuruyorlar. Sanki kendileri Suriye’nin demografik yapısına çok sadıklarmış gibi. Sanki Esed’in ve PKK-PYD’nin çöreklendiği bölgeler onların kendi demografilerine çok uygunmuş gibi. Azıcık gerçeklik algısı veya nosyonu olsa Türkiye’ye veya Avrupa’ya sığınan bu kadar insanın hangi demografinin ürünü olduğuna şöyle bir dönüp bakmaz mı?

TÜRKİYE’DE MÜLTECİ KARŞITLARININ 
TÜRKİYE DÜŞMANLARIYLA ORTAKLIĞI

Bu arada bugün Suriyelilerin Türkiye’nin en önemli sorunu olduğunu zanneden, bu yönde propaganda yapan muhalefetin de zerre kadar samimiyeti olsa Türkiye’nin bu uygulamasıyla aslında daha fazla Suriyeli sığınmacının önünü kesmiş olduğunu görür ve takdir eder. Oysa insanlıktan nasibi kalmamış olan bu insanların Suriyelide gördüğü tek şey kendi iğrenç kirli-ırkçı siyasetlerinin sermayesinden başka bir şey değil. Siyasi yatırım olarak nefret, ırkçılık, cehalet, gözü dönmüş bir öfkeden başka bir şey ekmeyi akıl edemeyen bu siyasi hırs, neresinden bakılırsa kendisine de ülkeye de felaketten, merhametsizlikten, anlayışsızlıktan başka hiçbir şey biçemez.

Türkiye’nin operasyonlarına bazı Avrupalıların gösterdiği, sebebi malum tepkilerin yanı sıra bu kesimlerin de tepki gösteriyor olması nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuza dair yeterli bir fikir vermiyor mu?

Suriyeli sığınmacılar mevzuunu iktidarın en büyük zaaflarından biri olarak görüp bu noktaya ölçüsüzce ve harcanmadık hiçbir insani değer bırakmadan vurmaya çalışanların ortaklığı başlı başına üzerinde durmaya değer bir konu.

GÖNDERİRKEN, SÖZETTİĞİNİZ DAVULLARI ESED’İN ŞEBBİHALARINA MI ÇALDIRACAKSINIZ?

Gerçekten çözüm mü istiyorlar, Türkiye’yi her halükârda dövmeye mi çalışıyorlar? Yıllarca sığınmacılar konusunda geri adım atmadan en insani siyaseti izleyen Türkiye’yi son zamanlarda en güçlü olduğu yandan vurmaya çalışıyorlar. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık bu millete en son bulaşacak hastalıklardı.

Üstelik Türkiye sığınmacılar mevzuunda hiçbir zaman ırkçıların iddia ettiği gibi bir tedbirsizlik veya lakaytlığın içinde de olmadı. Operasyonlar tam da bu yöndeki en etkili tedbirlerdendi ama sığınmacı karşıtlarının operasyonlara da karşı çıktıkları görüldü.

Aynı şekilde Türkiye şu anda en az 1 milyon Suriyelinin evlerine güvenle dönebilecekleri kentler oluşturuyor Suriye içinde, ama mülteci karşıtlığını bir takıntı haline getirmiş olan Kılıçdaroğlu tam da bu projenin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklandığı gün buna bile şiddetle itiraz etti. Neden? Hani çözüm istiyordunuz? Hani Suriyelileri göndermek istiyordunuz? Bundan ala, insanca gönderme yolu olabilir mi? Sizin aklınızda nasıl bir gönderme biçimi var? Böyle insanca değil de Katil Esed’in alçak cellatlarına mı teslim etmek istiyordunuz? Gönderirken, söz ettiğiniz davulları Esed’in şebbihaları mı çalacaktı?

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0