Prof.Dr. Soner DUMAN 2024-01-31


İYİLİĞİN KARŞILIĞI İYİLİKTEN BAŞKA BİR ŞEY MİDİR?

Kur'an'da iki peygamberin (Hz. Yusuf ve Hz. Musa'nın) hayatlarında yaşadıkları iki olay üzerinden bize önemli bir mesaj veriliyor.

"Zor durumda olan birine yaptığın iyilik gün gelir senin zor durumunda işine yarar."

Birinci örnek: Hz. Yusuf (a.s.)

Hz. Yusuf zindanda iken onunla birlikte zindanda olan iki genç var. Bu iki genç de birer rüya görmüşler ve ne anlama geldiğini merak ediyorlar. Hz. Yusuf'un rüya tabiri konusunda maharetli biri olduğunu görünce kendisine soruyorlar. O da bu iki kişinin rüyasını tabir ediyor. Bunlardan biri ölüm cezasına mahkûm ediliyor, diğeri ise kurtularak kralın sarayında çalışıyor. Yıllar sonra kralın bir rüya görmesi ve onu yorumlayacak birini araması üzerine Hz. Yusuf'un daha önce rüyasını yorumladığı ve sarayda çalışan kişi tarafından hatırlanıyor. Bir takım olaylar neticesinde Hz. Yusuf zindandan kurtuluyor ve sarayda hazineden sorumlu idareci oluyor.

Basit gibi görünen bir iyiliğin Hz. Yusuf'un hayatında nasıl bir değişikliğe yol açtığını görüyor musunuz? Gün gelir başkasının hayatına bir bilgi ile yaptığınız hayırlı dokunuş sizi kendi zorluğunuzdan kurtarır.

Hz. Yusuf rüyayı yorumlarken bunun sonunda Mısır'da idarî bir görev almak olduğunu bilmiyordu, zaten böyle bir beklentiyle yapmamıştı. Ama Allah bütün şartları ona göre ayarlamıştı.

Burada aklımıza şu soru gelebilir: Hz. Yusuf, kurtulacağını ve sarayda hizmet yapacağını düşündüğü kişiye "Beni efendinin yanında an" (Yusuf 42) demişti. Bu, yaptığı iyilik karşılığında bir beklenti midir? Hz. Yusuf'un bu sözü, kendisinin haksız yere zindanda tutulduğunu o şahsın krala söylemesi için bir talepti. Bunun ardında dünyevî bir beklenti yoktu. (Buna rağmen, kimi tefsirlerde Hz. Yusuf'un uzun bir süre hapiste kalmasının ardında, hapisten kurtulma meselesinde doğrudan Allah'tan talepte bulunmayıp bir şahıstan aracılık talep etmesinin payı olduğu belirtilir. Doğrusunu Alah bilir, bizi ilgilendiren husus, Hz. Yusuf'un, bir kimsenin rüyasını tabir ederken bundan kendisi adına bir makam ve çıkar talebi bulunmamasıdır.)

Burada şu hususa da dikkat çekmek gerekir: Hz. Yusuf bu rüyayı tabir ettikten sonra hemen zindandan çıkmadı, uzunca bir süre daha orada kaldı. Demek ki bir iyilik yaptığımızda bunun karşılığını hemen göreceğiz diye bir kural yoktur. Her şey Allah'ın takdirine göre işler.

İkinci örnek: Hz. Musa (a.s.)

Hz. Musa, Mısır'da öldürülme tehlikesi ile karşılaşınca Medyen'e gitti. Oraya vardığında bir kuyunun başında bekleyen insanlar gördü. Onların gerisinde sürülerini sulamak için sıra bekleyen iki kız vardı. Bunlar için kuyudan su çekti. Aç ve bitkin olduğu halde yardım etme konusunda emeğini esirgemedi. Sonra iş döndü dolaştı ve yardım ettiği o kızlardan biriyle evlenip yuva kurdu, çoluk çocuk sahibi oldu.

Bu iki kıssa da gösteriyor ki zor durumda olan kimselere yönelik bilgi, emek, zaman harcamak asla boşa gitmez. Gün olur devran döner, hiç beklenmedik bir anda, en muhtaç olunan bir zamanda karşımıza çıkar.

Rabbimiz ne buyuruyor:

"İyiliğin karşılığı iyilikten başka bir şey midir?" (Rahman 60)

Burada şu hususu bir kere daha vurgulayalım:

Başkasına iyilik yapan kişinin hedefi dünyevî bir beklenti değil yalnızca Allah'ın rızası olmalı. İyilik "kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" mantığıyla olmamalı. Allah razı olursa kişinin hiç hesap etmediği yerden kapılar açar.

Öyleyse Rabbimiz bizleri kendi rızasını hedefleyerek iyilik yapan kullarından eylesin. Bizleri bencillikten, yalnızca kendimizi düşünmekten muhafaza eylesin.

(Soner Duman/6.Muharrem.1445/24.Temmuz.2023/Pazartesi)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0