Prof.Dr. Soner DUMAN 2024-01-31


Şu soru kafama hep takılırdı:

"Kur'an, Hz. İbrahim ve Hz. Zekeriya'nın uzun zaman çocuklarının olmadığını, eşlerinin kısır olduğunu, bu iki peygamberin yaşlılık döneminde çocuklarının olduğunu belirtir. Rabbimiz dileseydi bu iki peygambere gençlik döneminde çocuk verebilirdi. Niçin yaşlılık dönemine ermelerini bekledi?"

Bunun ardında yatan hikmet ve sırları Allah'tan başka hiç kimse bütün boyutlarıyla bilemez. Ancak bu konuda yaptığım okumalardan beni tatmin edecek bazı sonuçlara ulaştım. Buna geçmeden önce bir hususu belirtelim:

Hz. İbrahim'e çocuğu olacağı müjdesi verildiğinde karısı Hz. Sâre buna çok şaşırmıştı. Kur'an bunu şöyle anlatıyor:

"(İbrahim'in karısı:) Olacak şey değil! Ben bir kocakarı, bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Bu gerçekten şaşılacak bir şey! dedi. (Melekler) dediler ki: Allah'ın işine şaşıyor musun?" (Hûd 11/72-73).

Şimdi hikmetler üzerinde durabiliriz:

1. Şartlar ne olursa olsun insanlar Allah'tan ümidini asla kesmemelidir.

Her iki peygamber de çocuk sahibi olma konusunda en olumsuz şartlara sahip oldukları bir esnada çocuk sahibi oldular. Kendileri ve eşleri yaşlılıkta ileri sınıra ulaşmıştı ve üstelik eşleri de kısırdı. Bu şartlarda çocuk sahibi olmak normalde mümkün değildir ama Allah, bizim için imkânsız olanın kendisi için mümkün olduğunu gösterdi.

Meleklerin "Allah'ın işine şaşıyor musun?" demeleri bir anlamda şunu vurguluyor: Siz olaylara kendi pencerenizden bakarak bunu anormal görüyorsunuz. Oysa Allah açısından bu durum anormal değildir.

Hz. Âdem ve Hz. Havva'yı ana-babasız, Hz. İsa'yı babasız yaratan Allah, Hz. İbrahim ve Hz. Zekeriya'yı da yaşlılık zamanında çocuk sahibi kılmaya elbette Kâdir'dir.

Öyleyse bir mümin, kendi hayatında şartların en olumsuz seyrettiği bir durumda bile Allah'tan ümidini kesmemeli, daima Rabbimizin şu sözlerini hatırında tutmalıdır:

"Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa Allah onun için bir çıkış yolu var eder ve hiç ummadığı yerden onu rızıklandırır" (Talak 65/2-3)

2. Peygamberler insanlara örnek olarak gönderilmiştir. Onların örnek olabilmeleri, insanların yaşadıklarını kendi hayatlarında yaşamaları ile mümkün olur. Nice insan çocuk sahibi olmak istediği halde çocuğu olmamaktadır. Aynı duyguyu Hz. İbrahim ve Hz. Zekeriya peygamberler de tattı. Bu özlemi bir ömür boyu onlar da çekti. Ama Allah'a isyan etmediler. Verenin de alanın da Allah olduğunu biliyorlardı.

3. Bu iki peygamber de eşlerinin kısırlığı sebebiyle çocuk sahibi olamadıkları halde eşlerine olan sevgilerini, bağlılıklarını, vefalarını yitirmediler. Onlardan ayrılmadılar. Vefalı bir eş nasıl olur bunu gösterdiler. Çünkü onlar çocuk sahibi olup olmamanın son tahlilde insanla alakalı olmayıp Allah'ın takdiri olduğunu biliyorlardı. Nitekim Rabbimiz şöyle buyuruyor:

"Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir." (Şûrâ 42/49-50).

Kuşkusuz bu olayın hikmetleri bunlarla sınırlı değildir ancak bizler görebildiğimiz, anlayabildiğimiz en önemli noktalar üzerinde durduk.

Rabbimiz şartlar ne olursa olsun ümitvar olmayı, her daim O'nun çizdiği sınırlara riayet ederek takva sahibi olmayı bizlere nasip eylesin.

(Soner Duman/3.Safer.1445/20.Ağustos.2023/Pazar)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0