Prof.Dr. Soner DUMAN 2024-01-31


Bu mübârek güne, İmam Gazalî'nin bir tespitinin bende bıraktığı izlenimleri emanet edeyim.

İnsanların İslam'ı anlama ve yaşamaları noktasında aralarında o kadar farklı dereceler var ki... Yeryüzünde nasıl ki yükseltiler ve çukurlar varsa insanlar da böyle. Yükseltilerden kimileri Everest gibi göklere kadar ulaşırken kimileri bir kaldırım gibi bir karış boyunda oluyor. Çukurların kimileri de bir avuç iken kimileri okyanusların derinlikleri gibi. İnsanlar işte tam da böyle. İçlerinde Hz. Ebubekir (r.a.) de var Ebu Cehil de var... Elmas gibi olan da var kömür gibi olan da...

İslam en temelde Allah'ın emirlerini yapmak ve yasaklarından uzak durmak üzerine kuruludur. Tıpkı bir kuşun iki kanadı gibi. İkisi de olmalı ki kuş uçabilsin. Yasaklardan kaçınma söz konusu olduğunda insanlar farklı derecelere ayrılıyor. İmam Gazalî bu açıdan insanları dört gruba ayırıyor:

1) Genel dindar kesimin tavrı

Dinî duyarlılık sahibi olan Müslümanların geneli, dinde haramlığı kesin olarak bilinen; adam öldürme, içki, kumar, zina, faiz, rüşvet, hırsızlık gibi haramlardan uzak dururlar.

2) Sâlih kesimin tavrı

Bunlar yalnızca haramlığı kesin olanlardan değil, haramlık şüphesi bulunanlardan da uzak dururlar. Çünkü Hz. Peygamber şüpheli şeylerden uzak durmayı öğütlemiş, şüpheli durumlara bulaşanları, içeri girilmesi yasaklanmış bir arazinin yanında koyun otlatan çobana benzetmiştir.

3) Takva sahiplerinin tavrı

Bunlar haramlar ve şüpheliler yanında helalliği kesin olan, hiçbir şüphenin söz konusu olmadığı şeylerin bir kısmından da kaçınırlar. Zira helal ve mübah da olsa insanın her canının istediğini yemesi, giymesi, alması, satması, yapması onu şu fani dünyaya daha çok bağlayacak, dini yaşaması noktasındaki duyarlılığını azaltabilecektir.

4) Sıddıkların tavrı

Özü sözü doğru olan, hayatı her şeyiyle Allah'a adamış olanlar ise bırakın haramlar, şüpheliler ve bir kısım helal olan şeyleri, Allah dışında her şeyi bir kenara koyan, Allah'tan başka bir şeyle ilgilenmeyi vakit kaybı olarak gören, kendilerini bütünüyle Allah'a teslim etmiş kimselerdir. Bunlar, bu hayatta boşa tüketecek tek bir nefeslerinin olmadığının bilincindedirler. Bir ibadeti bitirince diğerine, bir zikirden bir başkasına, bir sûreden başka bir sûreye, bir hayırdan başka bir hayra koştururlar. Etrafa baktıklarında her şeyde Allah'ın isim ve sıfatlarının tecellilerini görürler. Başkaları varlıklara baktığında varlıkları görürken bunlar varlıklarda Allah'ın tecellisini görürler. Çünkü bunlar parmağa değil, parmağın işaret ettiği şeye odaklanmışlardır.

Görüyorsunuz değil mi? Dindeki açık haramları hayatından çıkarmakla başlayan yolculuk Allah dışında her şeyi kalpten çıkarmakla sona eriyor.

Bir de bu yolculuğa hiç çıkmamış olanlar var. Daha hayatında dindeki haramları terk etme aşamasına bile gelememiş. Yarış için başlangıç noktasında bile değil...

Ama hiç kimseden ümit kesilmez... Hiç kimsenin de garantisi yok... Niceleri yolculuğa geç başlar ama pişmanlık ve samimiyeti ile öyle yol alır ki yılardır yolda olanları geçebilir. "Bu Allah'ın lütfudur, Allah lütfunu dilediğine özgü kılar."

Rabbimiz bizleri de bu yolculukta en yüksek derecelere nail olanlardan eylesin.

(Soner Duman/6.Rebîülevvel.1445/21.Eylül.2023/Perşembe)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0