Prof.Dr. Soner DUMAN 2024-01-31


Allah Resûlü'nün (s.a.v.) oğlu İbrahim vefat etmişti. Ashab-ı kiram ile birlikte peygamberimiz oğlunu defnetti. Kabir olarak kazılan yerde bir tuğla yeri boş kalmıştı, peygamberimiz o boşluğun kapatılmasını istedikten sonra şöyle buyurdu:

«إِنَّ الْعَبْدَ إِذَا عَمِلَ عَمَلًا أَحَبَّ اللهُ ‌أَنْ ‌يُتْقِنَهُ»

"Kul bir iş yaptığında Allah onun o işi sağlam yapmasını sever/ister." (Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, 24/306)

Bu hadis bizlere öyle önemli bir şey söylüyor ki...

Şimdi bir an Allah Resûlü'nün durumunu düşünün. Oğlu vefat etmiş, kalbi mahzun, üzgün. Ancak o durumda iken bile gözüne bir anda kabirdeki bir çarpıklık ilişiyor ve hemen buna müdahale ediyor, o işin düzgün yapılmasını istiyor.

Buradan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliriz:

Bir Müslüman, bir şey yapacağında elinden geldiği ölçüde o şeyi sağlam, güzel yapması, eksik bırakmaması gerekir.

Nitekim büyük Arap şairi Mütenebbî'nin şu güzel sözü de aynı gerçeğin şiirsel bir ifadesi:

ولم أرَ في عُيوبِ النَّاسِ شَيئًا

كَنقصِ القَادِرينَ على التَّمَامِ

"İnsanların kusurları içerisinde, bir şeyi tam yapma gücüne sahip oldukları halde eksik bırakanların kusuru gibisini görmedim."

İnsanlar bir şeyi yaparken kimi zaman ellerinden geleni ortaya koyarlar, kimi zaman da ellerinden daha iyisi geldiği halde daha düşük bir performansla yetinirler.

"En iyinin sonu yok!" evet bu doğru. Ancak bu şu anlama geliyor: Bir kimse bir şeyi ne kadar mükemmel yaparsa yapsın mutlaka onun bir ötesi de vardır. Ancak bu söz, bir şeyi yapma konusunda elinden gelenin en iyisini yaptıktan sonra söylenebilir. Siz kendinizi sıkmaz, zorlamaz da işinize konsantre olmazsanız o zaman yaptığınız şey "en iyi" olmaz, hatta iyi bile olmaz.

Mütenebbî'nin dile getirdiği husus hem bireysel hem de toplumsal hayatımız için, hem Allah ile hem de insanlar ile ilişkimiz için son derece önemli sonuçları barındırıyor.

Daha iyi bir kul olma imkânımız varken niçin elimizden geleni yapmayız da vaktimizi boşa harcarız? Bir ibadeti daha iyi yapma, Kur'an'ı daha güzel okuma, dinimizi daha iyi öğrenme imkânına sahip olduğumuz halde çoğu zaman vaktimizi bunlara ayırmak yerine başka şeylere harcarız, böylece ömür sermayemiz boşa gider.

İnsanlar arası ilişkilerde de durum böyledir. Bir kimse mesleğini daha iyi icra edebileceği halde bunu yapmadığında hem kendine, hem mesleğine hem de insanlara yazık eder.

Günümüzde işini tam yapmayan, yarım yamalak yapan insanlardan o kadar şikâyet ediyoruz ki...

Öyleyse bizler bir şey yaparken elimizden geldiği kadarıyla emeğimizi esirgemeyeceğiz, o işi sağlam, düzgün yapacağız. Baştan savma iş yapmayacağız. Hele başkasına ait bir iş ise orada kul hakkını da hesaba katacağız.

Rabbimiz işlerimizi sağlam yapmayı, hem kendisine kullukta hem de diğer insanlara karşı muamelede emek ve gayretimizi rızasına uygun bir şekilde ortaya koymayı nasip eylesin.

(Soner Duman/27.Cemâziyelevvel.1445/11.Aralık.2023/Pazartesi)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0