Prof.Dr. Soner DUMAN 2024-01-31


GAZZE'DE ŞEHADETLE ÖLÜMSÜZLEŞEN MÜMİNLER ÖLÜ RUHLARI DA DİRİLTİYOR.

Gazze'deki müminler şehit olarak ölümsüzleşiyor, hayat kazanıyorlar. Ama yalnızca hayat kazanmakla kalmıyorlar aynı zamanda dünyada pek çok insanın imanına vesile olarak onlara da hayat kazandırıyorlar.

Gazze'de insanlık tarihinin en acımasız saldırı ve katliamı sürerken bir yandan da dünyanın dört bir yanında bunu protesto eden vicdan sahibi gayri müslimleri görüyoruz. Bunlar içinden kimileri İslam'ı merak ediyor, Gazze'li Müslümanları bu kadar sabır, tevekkül ve metanet sahibi kılan iksiri araştırıyor ve Müslüman oluyor.

Yeni Müslüman olanların heyecan ve mutlulukları yüzlerinden okunuyor. Sanki onlar için hayat yeni başlamış gibi. Sanki şimdiye kadar hiç yaşamamışlar gibi...

Bu heyecanı sürekli taşımak, hiç kaybetmemek çok önemli. İnsan, kulluk hayatında heyecanı kaybedip sönükleşirse imanın tadını almamaya, ibadetleri iş olsun diye yapmaya başlıyor.

Allah Resûlü'nün (s.a.v.) en önemli özelliği, her an heyecanını korumasıydı. Zaten vahyin bir defada değil de yirmi üç yıl boyunca peyderpey inmesinin temel sebebi de bu değil miydi? Her yeni vahiyle birlikte bir defa daha Allah'ın kelamı ile buluşma, bir defa daha Cebrâil ile sohbet etme, bir defa daha o vahyi tebliğ etmekle görevlendirilme...

Ashab-ı kiram da aynı durumdaydı. Onlar da her yeni gelen sûre ve âyetle imanlarını ve heyecanlarını capcanlı dipdiri tutuyorlardı. Zaman zaman ashab-ı kiram arasında motivasyonu yitirme, heyecanın pörsümesi de olmuyor değildi. İşte böyle durumlarda şu gibi âyetler bir tür şoklama etkisi yapıyordu:

"İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar. Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan bir çoğu yoldan çıkmış kimselerdir." (Hadid 16).

Rabbimiz bu âyette müminleri, daha önce kendilerine kitap verilen Yahudilerin ve Hristiyanların durumuna düşmemeleri konusunda uyarıyordu. Onlar, aradan uzun zaman geçtikten sonra heyecanlarını yitirdiler, dine eski bağlılıkları kalmadı, dünyaya daldılar, davalarını unuttular. Bunun üzerine kalpleri katılaştı ve yoldan çıktılar.

Demek ki heyecanını kaybetmek kalbi katılaştırıyor. Katılaşan kalbin sahibi ise bir zaman sonra yoldan çıkıyor. Bunda büyük ibretler var.

İşte şimdi Allah Resûlü'nün niçin Rabbine sürekli dua ederken "Kur'an'ı kalbimin baharı kıl!" şeklinde dua ettiğini daha iyi anlıyoruz. Baharda nasıl ki yeryüzü yeşeriyor, çiçekler açıyor, türlü meyveler çıkıyorsa Allah Resûlü de Kur'an'la muhatap olduğunda kalbinin hep böyle canlı ve diri kalmasını istiyordu.

Öyleyse biz de şu dua ile bitirelim:

Rabbimiz Kur'an'ı kalbimizin baharı kılsın, bizleri de hep ilk günkü heyecanımız üzere dinimize bağlı kılsın.

(Soner Duman/4.Cemâziyelâhir.1445/17.Aralık.2023/Pazar)

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0